Saturday, November 28, 2009

KURBAN BAYRAMINIZ MUBAREK OLSUN.


KURBAN VE KURBAN BAYRAMI


Cenâb-ı Hakka çeşitli vesîleler ile yaklaşılır. Bunlardan biri de birkaç gün sonra keseceğimiz kurbanlarımız ile olmaktadır. Bu derece yüce mânâ ifâde eden kurban ibâdeti, acaba nereden mîrâs kaldı? Bu günler de hangi idrâk ve düşünceyle bayram yapıyoruz?

Târih, Peygamber Efendimizin cedd-i âlîsi, Kabe-i Muazzamanın bânisi, Hz. İbrâhimin devriydi. Nemrud&un ateşinden kurtulmuş olan Hz. İbrâhim, insanlığı, Allaha kul olmaya dâvet ediyordu. Bu uğurda canını ve malını hiçe sayma fedâkârlığını gösteren Hz. İbrâhim, Allah tarafından yeni bir imtihana çekilecekti.

Aradan seneler geçmesine rağmen, evlâdı olmamıştı. Evlat arzusu içinde olduğu bir sırada, melekler Hz. İbrâhimin yanına gelerek sorarlar: Yâ İbrâhîm! Allah sana bu kadar nimetler ihsan etmişken, sen bu nimetleri Allah yolunda hiç düşünmeden harcıyorsun. Kalbine hiç bir şey gelmiyor mu? Cevap düşündürücüdür: Değil malımı fedâ etmek, Allah bana sâlih bir evlat verse, onu bile Allah yolunda fedâ edebilirim. İşte bu söz kayda geçmişti.

Aradan uzun yıllar geçmiş, Cenâb-ı Hak Hz. İbrâhime sâlih bir evlat ihsan etmişti. Adı İsmâi idi. Hz. İsmâil en sevimli olduğu bir çağa geldiğinde bir akşam, Hz. İbrâhim, yattığı yataktan, Nezrini yerine getir, Yâ İbrâhim nidâsıyla, kalktı. Bu rüyâ acaba Allahtan mıydı? Nezri neydi, onu düşündü.

Ertesi gece, aynı rüyâyı, yeniden gördü. Artık Hz. İbrâhim anladı ve bildi ki, bu rüyâ Allahtandır. Bildiği için bu güne Arefe ismi verildi.

Fakat nezri neydi, onu hatırlayamadı. Bayram akşamı da aynı rüyâyı görünce, nezrini hatırladı. Oğlunu kurban edecekti.

Artık Allahın emrini yerine getirmesi lâzımdı. Bayram sabahı olunca, Hacer vâlidemizi çağırdı. Oğlu Hz. İsmâili hazırlamasını söyledi. Hacer vâlidemiz, Hz. İsmâiligiydirip, süsledi. Baba oğul, beraberce Minâ istikâmetine doğru yola koyuldular. Fakat nereye gidildiğini, ne evlat ne de annesi biliyordu.

Yolda şeytan Hz. İbrâhimin önüne çıkarak: Yâ İbrâhîm! Böyle bir evlâdı nasıl kesersin? Hiç baba evlâdını kesebilir mi? Hz. İbrâhim, şeytanın sözüne kulak bile vermedi, hiç tereddüt etmeyerek, yerden aldığı taşla şeytânı defetti.

Şeytan durmuyordu. Bu sefer Hâcer vâlidemizin yanına gelerek, onu kandırmaya çalıştı. Fakat Hâcer vâlidemiz verdiği cevabla, teslimiyetin zirvesine varıyordu: Eğer Allahtan böyle bir emir gelmişse, ben de bir anne olarak, bu emre teslim olup, boynumu büküyorum.
Şeytan vazgeçmiyordu. Bu defa Hz. İsmâilin yanına gelip: Baban seni nereye götürüyor, biliyor musun? Kesmeye götürüyor, kemeye. diyerek onu korkutmaya çalıştı.

Hz. İsmâil de, annesinden geri kalmayarak: O benim babamdır. O bir Peygamberdir. Eğer bu emri Allahtan almışsa, emri muhakkak yerine getirmesi lâzımdır." cevâbını verdi ve şeytanı taşladı.

Sonunda baba oğul işâret olunan yere kadar geldiler. Fakat Hz. İbrâhîm, oğluna nasıl söyleyecekti. Bütün mesele buradaydı. Sonunda: Ey benim yavrucuğum. Ben, seni, rüyâmda, kesiyor görüyorum. Sen benim bu rüyâma bir bak, ne söylersin. Hz. İsmâil kıyâmete, kadar gelecek insanlığa ibret olacak şu sözleri söyledi: Ey babacığım. Sana Allahdan ne emrolunmuşsa, onu derhal yerine getir. İnşâallah beni sabredenlerden bulacaksın.

Artık baba oğul Allahın hükmünü yerine getirmeye hazırlanmıştı. Bu esnâda Hz. İsmâil: Babacığım, birkaç ricâm var. Yerine getirmeni istiyorum. Anneme selâm söyle. Ellerinden öptüğümü ilet. Küçük çocukların arasına girmesin. Olur ki, onlara bakıp, beni hatırlar da, Allaha isyan edebilir. Ve babacığım! Gözlerimi, ellerimi ve ayaklarımı bağla. Can tatlıdır. Olur ki, bıçağı elinden almak isterim.

Hz. İbrâhim oğlunun isteklerini yerine getirdi. Biraz sonra Hz. İsmâil tekrar:Ey babacığım, ellerimi ve ayaklarımı çöz. Beni Allah görüyor, melekleri görüyor. Ne isyankâr çocukmuş, babası, bağlamak zorunda kaldı, demesinler. dedi.

Artık baba oğul, Allahın hükmüne tam teslim olunca, Hz. İbrâhim, Hz. İsmâili, şakağı üzerine yatırdı. Bu esnâda yerde gökte ne kadar melek varsa secdeye kapanmış: Allahım! Koru İsmâilini, Affet İsmâilini diye yalvarıyordu.

Kurban Allaha yakin olmak maksadi ile yapilan bir ibadet olup sadece rasülüllah zamaninda degil Insanligin yaratilisindan itbaren vardir.Nitekim cenabu hak Meleklere Ey Meleklerim yer yüzünde bir halife yaratacagim dedigi zaman , Melekler ya Rabbi biz seni tesbih ve takdis ediyoruz yer yüzünde kan dökücü ve yer yüzünde ifsat edici bir varlikmi yaratacaksin? diye itirazvari bir söz söyledikleri zaman Ey Meleklerim sizin bilmediginizi ben bilirim buyurmusdu.

Ondan asirlar sonra HALIFESININ samimiyetini ve teslimiyetini meleklere göstermek icin kulu Ibrahimin oglu ismaili kurban etme hadisesini zuhur ettirmistir. Sonunda onlarda bu imtihani basari ile verdikleri anda Adem a.s.min oglu habilin kesdigi koc kurbanini göndererek koc kurban edilmistir.


Bu yaziyi okuyan tanidigim ve tanimadigim tum musluman kardeslerimin Kurban bayramini tebrik eder, hayirlara vesile olmasini temenni ederim. Muslumanlarin refah ve baris icinde yasadigi, kardesligin hakim oldugu, sevgi ve muhabbet dolu nice bayramlara!